16 Mayıs 2011 Pazartesi

Yıldızlar mı gençliğim mi?

Paris'te yaşayan bir arkadaşımla, onun geçen yılki İstanbul tatilinde kısa bir Beyoğlu gezisi yapmıştık.
Kendisi doksanların ikinci yarısında Beyoğlu'nda fink attığım kadim zevattan biridir. Tüm paramızı çeşitli konser biletlerine ve biraya harcadığımızdan, gece sonunda tek bir sandviçe birlikte talim ettiğimiz,  kalorifersiz, eşyasız evlerde sabahladığımız çok olmuştur. Yine de bu sefil zamanları hep özlemle andığından, aynı günleri anımsayabileceği bir gezme programı yapmayı ister dururdu.
Hepimizin tahmin edebileceği gibi geçmiş günler asla aynı hisler ve duygularla yaşanamayacağından, bu tür hevesler insanda hafif bir yumruk yutmuşluk hissi uyandırıyor. Bizim gezide de bu gerçek şaşmadı ve hevesle çıktığımız akşam gezimizden hüsranla eve dönerken Karin "sarhoş bile olamadık yovv" diye dertleniyordu.
Elbet istediği sarhoş olmak değil, sadece eski çakırkeyf zamanların heyecanlarına biraz olsun yaklaşmaktı.

Patti Smith'in Just Kids'ini okurken tam da o gece izini aradığımız zamanlara dönüp durmuştum.
Kitap 70 başlarının New York'unu, o zamanlar orada yaşamış sanatçıları, punkçıları, sinemacılar, fotoğrafçılar, müzisyenler ve şairleri anlatıyordu. Yalnızca kitap okumuyor, rengarenk bir dünyayı da kafamda dolaştırıyordum o sırada. Neil Young çalıp duruyordu kafamın bir yerlerinde nedense. Doksanların ikinci yarısında keşfedip öğrenmeye başladığım ne varsa, hepsinden oluşan bir dünya.

                                                             Patti ve Robert gençken.

Sonra bugün başka bir arkadaşım, kitabı okumaya başladığını ama sevmediğini söyleyince Just Kids'i benim neden çok sevdiğimi anlatmak istedim. Ağzımı açıp ne diyeceğimi bilemeden kapattım.
Kitabın bana yaşattıklarını Patti Smith'in içten diliyle anlatmayı beceremeyeceğimi düşünüp sustum.
Sanırım insan bir daha kimsenin aynını yaşayamayacağı zamanları ancak Patti Smith gibi alçakgönüllü usta bir şair olunca anlatabiliyor, zeval getirmeden.

http://www.pattismith.net/news.html